17 Aralık 2014 Çarşamba

Fribourg

17 Aralık 2014 Çarşamba - Hiç yorum yapılmamış

ERASMUS’da derlediğim, ancak yayınlamadığım yazılarıma devam ediyorum. Bu sefer ki 
durağımız Fribourg.

Yine 2010’un soğuk bir mart gününde bir arkadaşımla birlikte Fribourg’a gitmeye karar verdik. Her ne kadar 7 mart günü gezmek için pek ideal bir gün olmamasına rağmen güzel bir gün geçirdik. Fribourg - Cenevre arası trenle yaklaşık olarak 1 saat 20 dakika. Fribourg’a vardığımızda saat 11:30-12:00’ye gelmesine rağmen, biraz günlerden pazar olmasından, biraz da Fribourg’un oldukça küçük bir yer olmasından gerek, etrafta in cin top oynuyordu.

Yine de bu ortam bizi yıldırmadı ve Sanat ve Tarih Müzesi (Musée d'Art et d'Histoire) ile gezimize başladık. Müzede adından da anlaşılacağı üzere Fribourg’da çıkan kalıntılar ve yapılan eserlerden örnekler vardı.

Sanat Müzesinin bahçesi
Pek çok katta bulunan vitraylar benim pek hoşuma gitti.
Tahtalar oyularak yapılmış olan tablolar görülmeye değerdi.
Bu vatandaşın kim olduğu konusunda bir bilgi mevcut değildi ne yazık ki.
Lir Gitar ve oldukça ilginç bir şekli bulunan flüt, saksafon karışımı bir müzik aletleri:



 Jean-Louis Tinguely’nin fotoğraf gibi tabloları oldukça etkiyeciydi:


Sanat tarihi müzesinden sonra, bilet paramıza dahil olan Jean Tinguely ve Niki dè Saint Phalle (Espace Jean Tinguely Niki dè Saint Phalle)  sergisini görmeye gittik. Burada görüp görebileceğiniz her türlü atık/artık eşya ile oluşturulmuş çeşitli mekanizmalar vardı. Bir tuşa bastığınız zaman hemen her parça farklı hareketler yapıyor.


Bu da videosu:


Ayrıca ne manaya geldiğini pek çözemediğimiz, aşağıdaki örnekteki gibi pek çok resim bulunmaktaydı sergide.


Bu sergiden de çıktıktan sonra şehrin katedralini görmeye gittik. Aslında çan kulelerinden birine 3CHF karşılığı çıkıp şehri panaromik olarak görebiliyormuşsunuz. Ancak gittiğimiz zaman öğrendik ki şu anda kuleler restorasyondaymış. Restorasyon 2004 yılı civarında başlamış ve 2015’e kadar sürecekmiş. Bilginize (şuanda sonlanmış mıdır bilemiyorum).


Bahsettiğim gibi hava oldukça soğuktu ve çeşmelerdeki sular donma noktasını çoktan geçmişti:


Fribourg’da pek çok köprü ve viyadük var. Sanırım bunlardan en tarihi olanı tahtadan yapılmış olan Bern Köprüsü.

Bern Köprüsü'ne uzaktan bakış
Bern Köprüsü'ne yakından bakış

Bern Köprüsü üzerindeyken güzel bir şekilde görebileceğiniz ve fotoğraflayabileceğiniz Zaehringen Köprüsü ve viyadüğü. "Köprüsü ve viyadüğü" dedim, çünkü bu iki katlı bir yapı. Alt tarafın daha bir köprü havası varken, üst taraf tam bir viyadük şeklinde:


Ve Zaehringen Köprüsün’den net bir şekilde görebileceğiniz başka bir tren yolu köprüsünü yazının en başında görebilirsiniz.

Bern Körpüsünden geçerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz Bern Kapısı ve yanından yukarı doğru çıkan merdivenler:



Merdivenlerden yukarı kadar çıkarsanız hoş bir manzara elde edebilirsiniz. Bir tarafınızda Zaehringen Köprüsü ve alt tarafta da mevsime göre meleyen koyunları, keçileri görebilirsiniz. Her ne kadar hava pek çaktırmasa da etrafta otlayan hayvanlar baharın habercisi oldu bizim için :



Fribourg gezimiz sırasında pek çok köprüden geçtik; çünkü şehirden geçen nehir, adeta bir yılan gibi kıvrılarak her yeri sarmalamış halde.


Fribourg’un merkezi aslında bir çöküntüde kalıyor; bu yüzden bir süre dolandıktan sonra yukarı çıkmak için füniküleri kullanabilirsiniz. Ya da bizim yaptığımız gibi tabana kuvvet merdivenlere sarılabilirsiniz. Kaç para olduğunu bilmiyorum ama şimdi düşününce füniküler seçeneği daha cazip geliyor :)

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenler... yoksa çıkamıyorsunuz zaten :D

Ama sonuna yukarı hangi yöntemle çıkarsanız çıkın Fribourg’a ait hoş bir manzara göreceğinzi garanti. :) Zaten tren istasyonuna dönmek için de yukarı çıkmanız lazım bir yerlerden.

İyi geziler :)


0 yorum:

Yorum Gönder